Hatay’da alelacele kamulaştırmaya direnen köylülere şiddet: ‘Ölürsen zayi olursun’
İZMİR – Maraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen sarsıntılardan en çok etkilenen illerden biri olan Hatay’da yıkımın yaralarını sarmaya çalışan halk, şimdi de “acele kamulaştırma” kararlarıyla boğuşuyor. 31 Temmuz’da Dikmece İlçesi’nde tarım arazileri ve zeytinliklerin kamulaştırılmasına karşı arazilerini savunan köylülere jandarma biber gazı ve coplarla saldırdı. Müdahale sırasında çok sayıda köylü darp edilirken, 7 kişi gözaltına alındı.
Olayın ardından yerlerini bırakmamaya kararlı olan köylüler, bölgede direniş çadırı kurarak izlemeye başladı. Köylüler, bölgede ne yapılacağına dair çok fazla söylenti olduğunu ve devletin net bilgi vermediğini söyleyerek topraklarından vazgeçmemekte kararlı.
“AVUKATLARA HUKUKSUZ KAMULAMALAR HAKKINDA BİLGİ VERİLDİ”
Son 4 gündür Dikmece’de yaşananlara tanık olan Geri Döneceğiz İnisiyatifi’nden Cabir Yeşildal, bölgeye gelen avukatların deprem sonrası olası hukuksuz kamulaştırmalarla ilgili brifing verdiğini hatırlattı. Ardından kamulaştırmaların hız kazandığını söyleyen Yeşildal, şöyle devam etti:
“Kaçak kamulaştırmaların gerçek olmadığı söylendi. Bu süreçten sonra devletin olağanüstü kamulaştırmaları hız kazandı ve süreç daha ağır ilerledi. Devlet amacını hep karıştırdı ve saçma sapan haberler yayıldı. Osmanlı döneminden kalma tapulu yerler var. köyün tepesinde.ilk süreçte arazinin kamulaştırılacağı açıklandı.Ardından köyün ortasında gerçekten boş araziler ve zeytinlikler vardı.kamulaştırmalar ilk anda zeytinliklere yönlendirildi. Ardından ‘zeytime dokunma’ eylemi yapıldı.Eylemlerin ardından zeytinliklerin kamulaştırmadan kaldırıldığı ancak ölçümlerin devam ettiği belirtildi.Gelen aşamada zeytinlik çevresindeki boş arazileri kamulaştırmaya başladıkları belirtildi. “Ölçümlere başlandı. Halk da buna tepki gösteriyor.”
‘DEVLET BİLGİ VERMİYOR’
Yeşildal, “Kamulaştırma yapılıyor ama insanlara haber verilmiyor. Rastgele tebligat gönderilmiyor. Bir bakışta kendi topraklarında yabancılar var. Jandarma aracılığıyla insanların yerlerine girmeleri engelleniyor” diyen Yeşildal, şunları kaydetti: devletin bölgede ne yapılacağına dair net bilgi vermediğinin altını çizdi. Yeşildal, “Dikmece’nin aşağısında Karaali diye bir köy var. Bu bölgeye konteyner kent yapılacak diyorlar. Burada çalışanlar için yapılır diye düşünüyoruz. Yukarı tarafta muhtemelen iş var. TOKİ için. Devlet tam bilgi vermiyor. Çok fazla söylenti var ve bunlar sürekli yayılıyor.” dedi.
ASKERDEN KÖYLÜYE: ÖLÜRSENİZ KAYIP OLABİLİRSİNİZ
Jandarma ve polisin tutumuna değinen Yeşildal, depremin yaralarını sarmaya devam eden kişilere ‘ağır şiddet’ uygulandığını belirtti. Yeşildal yaşananları şu sözlerle anlattı:
“Bu süreçte jandarma ve çevik kuvvetin tavrı sanki düşman varmış gibi. Düşmana saldırır gibi düşmana saldırıyorlar. Yaşlısını gencini hastasını demeden copla dövüyorlar. biber gazı ve tazyikli su ile saldırıya uğruyor. Halk kesinlikle alana alınmıyor. Çok sert müdahalede bulunuldu. Ellerinde ağır silahlar da vardı. Savaş alanına geldiler. Köylüler, “Biz geldik” dediler. Biz burada toprağımızı savunuyoruz, ölürsek şehit oluruz.” Buna karşılık askerler, “Burada ölürseniz sadece zayiat verirsiniz” diye cevap verdi. Burada askere de su verdi. Asker suyu bitirdikten sonra teyzeye copla saldırdı. Vahşeti nasıl tarif etsem bilemiyorum.”
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Kendisinin de Antakyalı olduğunu ve Serinyol’da ikamet ettiğini belirten Yeşildal, halkı köylülerin haklı mücadelesinin yanında olmaya çağırdı. Yeşildal, “Akbelen’de olduğu gibi bir direniş çadırı kuruldu. İnsanlar seslerini duyurmaya çalışıyor. Destek istiyorlar. Bugün Dikmece’nin başına gelen yarın bizim de başımıza gelecek. Buradaki insanlara takviye yapmamız gerekiyor. Dayanışma içinde olmamız gerekiyor” dedi.